Melike Dede
Melike Dede

Melike Dede, ya da nam-ı diğer MelkeontheRoad. Gezilecekyerler.com olarak kendisiyle harika bir Röportaj yaptık. İçten ve gerçekçi bir bakış açısıyla verdiği cevapları biz keyifle okuduk. Sizde okurken keyif alacağınızı ve muhteşem cevapları ile bakış açınızda bir yer edineceğini düşünüyoruz. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Keyifli okumalar. 

Not: Melike’yi sosyal medya hesaplarında takip etmek isteyenler için buraya linkleri bırakıyoruz. Takip etmeyi unutmayın sakın.

Blog: https://www.melkeontheroad.com
Instagram: https://www.instagram.com/melkeontheroad
Facebook: https://www.facebook.com/melkeontheroad
Twitter: https://twitter.com/melkeontheroad
Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCJARhwWdF_CUvrtP5cr7LuA

Melke Dede
Melke Dede

Öncelikle adetten olduğu üzere klasik bir soru ile başlamak istiyoruz. Melike neden gezmeyi ve yola çıkmayı tercih etti.? Dünyayı gezmek neden bir hayali oldu ve bunun için nelerden fedakarlık yaptı ya da neleri kazandı?

Seyahat etmek benim hayallerim arasında yoktu aslında. Hatta seyahat etmeye karar verdiğim dönemde bu tarz bir vizyona bile sahip değildim. Yani böyle bir alternatifimin olduğunu bilmiyordum. Hukuk fakültesinden mezun oldum, şimdi daha iyi mezun olmalıyım, eğitimime devam edip iyi bir akademisyen ve iyi bir avukat olmalıyımın derdine düşmüştüm. Hayallerim bunlardı. Çalışkan ve başarılı bir öğrenciydim. Çok istediğim bir üniversitenin yüksek lisans sınavlarına girmeye karar verdim. O kadar çok emindim ki olacağından başka bir üniversiteye başvuru bile yapmadım. Çok çalıştım sınav için ama nedense sınavda sorulara farkında ola ola saçma sapan cevaplar verdim. Hala böyle bir şey nasıl mümkün oldu aklım almıyor. Netice olarak o üniversite olmadı tabii ki, vardır bir hayır diyerek Almanya’da iki üniversiteye başvuru yaptım. İkisinden de kabul aldım. Dil sınavlarına girmek için uçak bileti bakarken bir anda bir şeyler dank etti kafama. Ben şimdi yüksek lisans yapacağım, sonra doktora yaparım, şunu yaparım bunu yaparım peki sonra ne olacak diye düşünmeye başladım. Hayatımın hep bir statü, bir ünvan kazanmak üzerine kurulmasını isteyen gerçekten ben miydim yoksa sevgisi başarı koşuluna bağlı olan aile bireylerimin ve yakınlarımın gözüne girmeye ya da başarılarımdan dolayı takdir edilmeye olan bağımlılığım mıydı? İşte bunları düşününce bu hayallerin bana ait olmadığını fark ettim. O an ne yapsam gerçekten mutlu olurum diye sordum kendime ve cevap seyahat etmekti. Ve o dönem için yaptığım kariyer planımdan vazgeçip seyahat etmeye başladım. Tabii bir paragrafa sığdırdığım bu fark ediş gerçek hayatta birkaç ayımı aldı.

Kendini ne çeşit bir gezgin olarak tanımlıyorsun? Seyahat etmenin senin dünyandaki karşılığı nedir?

Ben kendimi gezgin olarak tanımlamıyorum. Ben kendimi bir şey olarak tanımlamak istemiyorum. Canı ne zaman ne yapmak isterse onun peşinden gidebilme özgürlüğüne sahip olmak isteyen biriyim sadece. Seyahat etmenin dünyadaki karşılığı yaşamdır benim için. Yaşam başlı başına bir seyahat; insan da yolcu. Seyahat etmek için ille bir trene binmeye, bir kıta değiştirmeye ya da bir bilet almaya gerek yok. Eğer fark etmek için emek harcarsak, her an bir öncekinden farklı bir yerde olduğumuzu görebiliriz zaten.

Kampçılık, Doğaya Dönüş hakkında neler söylemek istersin? Binalardan kaçmak insan ruhuna, bedenine ne derece katkı sağlıyor?

Kamp benim hayatıma çok geç giren ama girdiğinden beri de asla sıkılmadan yaptığım şeylerin başında geliyor. Kampı kamp olarak da kısıtlamamak lazım aslında. Genel olarak açık havada olmak, sorumluluklarının olduğu yerden, kontrol edebildiğin alanlardan ya da bir diğer ifadeyle konfor alanından uzaklaşmak o kadar rahatlatıcı ki… Aslında bunların hepsinin temelinde durmanın insana iyi gelmesi yatıyor bence. Sürekli koşturup bir şeyleri oldurmaya, bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Hiç durmuyoruz. Hiç kendimize, hislerimize, alışkanlık haline gelen davranışlarımıza inceleyerek ve anlamaya çalışarak bakmıyoruz. İnsan dikkatini dağıtan şeylerden uzakta birkaç gün kendini bir şeyler yapmaya zorlamadan ‘durunca’ farklı bir pencere açılıyor hayatında. Geçenlerde uzunca bir yazı yazdım bununla ilgili instagramda. Kim kaç tane gün batımını ya da gün doğumunu gerçekten tüm dikkatini vererek, başka hiçbir şey düşünmeden, bitse de gitsek demeden, bir sonraki aktivitesini planlamadan, tüm renklerin, kokuların, hislerin farkına vararak izlemiştir ki bugüne kadar? İşte öyle olması gerektiği dayatılan koşturmadan uzaklaşınca böyle anları keyfini çıkararak ve fark ederek izleme refleksini de kazanıyor insan. Yani bir diğer deyişle, yaşamını geri kazanıyor.

melkeontheroad
melkeontheroad

Bizlere yeni hayalin olan Karavanla seyahatin nasıl bir deneyim olduğunu söyler misin? Diğer seyahat yöntemlerine (Yürümek, Uçak, Otostop v.s) nazaran avantajları ve dezavantajları nelerdir? Tavsiye ediyor musun?

Karavanla seyahat etmek gerçekten keyifli bir deneyim. Daha önce yaptığım bisiklet ve otostop seyahatlerine kıyaslandığında şüphesiz daha konforlu. Bir de benimki gibi küçük bir araç söz konusu olduğunda şehir içinde gezmeyi de mümkün kıldığı için çok daha rahat bir seyahat planı yapmayı kolaylaştırıyor. Dilediğin manzaranın önünde uyuyabiliyor olmak, rahat yatağından kalkıp gözlerini denize karşı açmak elbette çok güzel şeyler. Bir de yaşam alanın seninle birlikte geziyor. Nereye gidersen git kendine özel bir alanın var; bence en büyük rahatlık bu. Ama tabii ekonomik anlamda bir araba almak, o arabaya vergi ödemek, sigortasını yaptırmak, bakımlarını yaptırmak, benzin koymak ve tabii ki otoyol ücreti ödemek gerekiyor. Bunların hepsi hatrı sayılır maliyetler. Bir de karavan ne yazık ki bizim ülkemizde lüks kategorisinde değerlendirilen bir seyahat aracı. Bu da karavancıların yükünü artırıyor tabii.

Ama bakıldığında bu giderlere konaklama, yeme&içme, ulaşım giderleri dahil oluyor aslında. Yani zaten aracı olan biri için göze alınabilecek ve uzun vadede daha karlı hale gelecek maliyetlerden bahsediyoruz. Bir de pandemi söz konusu olmasaydı bizim hedefimiz zaten karavanda yaşamaktı. Bu yüzden evimizi de kapatmıştık. Bu da kira ve fatura giderlerimizin silindiği anlamına geliyor. O açıdan bizim durumumuz için karavanla seyahat etmek son derece ekonomikti. Ama genel olarak ekonomik açıdan mutlaka iyice değerlendirilmesi gereken bir şey karavan sahibi olmak.

Seyahat sitende Vegan olduktan sonra kullandığın eşyalarda ve ürünlerde etik seçimler yaptığını belirtmişsin. Bunu biraz açar mısın?

Elbette. Veganlık çoğu insan tarafından yalnızca bir beslenme biçimi olarak biliniyor. Oysa veganlık bir yaşam tarzı. Tüm canlıların ne olursa olsun eşit olduğuna inanıyorum ve hiçbir canlının benim şımarık alışkanlıklarım yüzünden acı çekmesini istemediğim için vegan yaşıyorum. Hayvanlar sömürülerek elde edilen hiçbir ürünü tüketmiyorum ve kullanmıyorum. Et, süt, yumurta, bal, peynir gibi şeylerin yanı sıra deri, yün vb. ürünler de yok hayatımda.

Veganlığa karşı çok ön yargı var. Bu yazıyı okuyanların da benzer ön yargıları olabilir. Ama vegan beslenmenin vicdan rahatlığına ek olarak hem sağlık açısından hem de çevresel açıdan büyük kazanımlar sağladığı bilimsel olarak kanıtlandı. Elbette kişisel fikirlerimiz olabilir, ama bilim bizim kişisel fikirlerimizle değil; gerçeklerle ilgileniyor. Tabii bu gerçekler milyar dolarlık sektörler söz konusu olunca bize hızlı ulaşamıyor ne yazık ki.

Bunu böyle uzun uzun anlattım çünkü seyahat eden ve bunu bir yaşam biçimi haline getiren insanların hemen hemen hepsi aslında onlara bugüne kadar dayatılan sistemin dışına çıkabilmeyi ve hayata farklı açılardan bakabilmeyi başarabilmiş insanlar. Ve hayatı sorgulamayı alışkanlık edindikleri için bilmedikleri konularda konuşmak yerine önce işin doğrusunu öğrenmeyi tercih ediyorlar. Burada okuduklarını sorgulayıp araştırmaya değer bulan bir kişi bile çok değerli. Umarım onlar aramızdadır.

Sponsorların var mı? Yada bu değirmenin suyu nereden geliyor 🙂

2016 yılında bisiklet yolculuğuna ilk çıktığımda malzeme sponsorum vardı. Giyim ve kamp malzemelerimi Kutupayısı karşılamıştı. Yolculuğumun bir yerinde uçağa binmem gerekti ve orada turna (nokta) com uçak bileti desteği vermişi. Hiçbir zaman nakit desteği veren bir sponsorum olmadı. Şu anda da düzenli çalıştığım bir sponsorum yok. Değirmenin suyu da herkesin bildiği bir yerden geliyor aslında: Her insan gibi ben de çalışıp para kazanıyorum. 🙂

Melike Dede melkeontheroad
Melike Dede melkeontheroad

Seyahatlerin sırasında ekipmanın önemi sence nedir? Ekipmanlar olmadan da Seyehat edilir mi?

Her şey, her şekilde yapılır, buna şüphe yok. 10 liralık bir çantayla da gezilebilir 1.000 liralık bir çantayla da. Ya da pazar sepetiyle de gezilebilir; ekipman eksikliği elbette bir engel değil. Fakat kullanılan ekipmanın kalitesi ve uygunluğu seyahatin konforunu belirleyen en temel unsurdur bana göre. 10 liralık bir çantanın askısı üç günde bir koparak keyfinizi kaçırabilir. Aynı şekilde sırtınızla uyumlu olmayan bir çanta 10.000 lira da olsa sırtınıza şiddetli ağrılar girmesine sebep olabilir. Ya da ayağınıza uygun olmayan bir ayakkabı dünyanın en kaliteli ayakkabısı da olsa ayak sağlığınızı bozabilir. Bir ekipmanın pahalı olması ya da kaliteli olması tek başına sizin için en iyi ekipman olduğu anlamına gelmez.

Yani kullanılan ekipman hem seyahate, hem vücuda, hem kullanım amacına uygun olmalı; hem de kaliteli olmalı. Bir de çok sevdiğim bir laf vardır “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim” diye. Bu da ekipman seçerken akılda tutulması gerekenlerden.

İngilizce biliyor musun? Dili bilmeden yola çıkmaya Türk halkı çok öne yargılı. Sence dil bilmeden yola çıkılır mı? Güvenlik ve kendini ifade etmek için dil şart mı?

İngilizce biliyorum. Ama İngilizce bilmek yetmiyor ki. Sen istediğin kadar İngilizce bil, hatta istersen 10 dili ana dilin gibi konuş, karşındaki insan o dillerden herhangi birini bilmedikten sonra ne işine yarayacak? O yüzden bunlara ön yargılı olmanın bir alemi yok. Elbette öğrenmek güzel şey, bir dil öğrenmek de bambaşka bir kültürü tanımak demek neticede. Keşke hepimiz devamlı yeni bir dil öğrenebilsek ama dediğim gibi bu bazen işe yaramayabiliyor. O gibi durumlar için de iletişimin alternatifleri bulunmalı. Ben dil öğrenmeye her zaman çok hevesli biri oldum. Gittiğim ülkelerde de o ülkenin dilini az buçuk öğrenmeye çalışırım. Ülkenin alfabesi farklıysa onu da öğrenmeye çalışırım. Seyahat öncesinde kendime kolay iletişim kurabilmek adına bir kitapçık edinirim ve mutlaka telefonuma offline bir sözlük indiririm. Bu şekilde seyahat etmek bence çok keyifli. Hem yeni şeyler öğreniyorsun hem iletişim kurman çok kolaylaşıyor. Aynı zamanda insanın kendini güvende hissetmesini de sağlıyor. Bu şekilde derdimi anlatacak kadar konuşabildiğim birkaç dil oldu benim de. 🙂

Kısacası bence seyahat eden biri dil öğrenmek zorunda diye bir yargıya varmak doğru değil ama başka insanlara külfet olmayacak, kendi başının çaresine bakacak bir iletişim yolu bulması kesinlikle çok önemli. Bu da anlattığım yolla kolaylıkla yapılabilir.

Melike Dede
Melike Dede

Solo ya da arkadaşla seyahat etmek arasında senin açından fark nedir? Solo seyahat edenler genelde kendimizi buluyoruz diyorlar. Bu tip bir yaklaşımın oldu mu hiç?

Ben zaten her an kendimi yeniden buluyorum. 🙂 Kendimi buluşlarım seyahat ettiğim zamanlarla sınırlı olmadığı için bu konuda bir yorum yapmam da mümkün değil. Her ikisinin de hem dezavantajları hem avantajları var. Yalnız olunca insan daha bağımsız hareket edebiliyor, biriyle birlikteyken ne olursa olsun bir miktar bağlılık oluyor. Öte yandan yalnız gezerken bazen anlatmak istediğin bir şey oluyor, o zaman yanında seninle aynı dili konuşan birisi olmayınca biraz boynu bükülüyor insanın. 🙂 Ama tabii yalnız gezerken de çoğu zaman yalnız kalmıyorsun aslında. Hostellerde, gezdiğin yerlerde mutlaka yeni arkadaşlar ediniyorsun.

Başkalarıylayken insanın tahammül sınırları da daha çok zorlanıyor. Hatta bu açıdan bakınca yalnız seyahatlerde değil de başkalarıyla yapılan seyahatlerde insanın kendini bulması daha muhtemel gibi geldi bana. Çünkü insan kendi sınırlarını ancak o sınırlar zorlandığında fark eden bir yaratık. Birileri bizi sinir edecek, birilerine bileneceğiz, bazı şeylerden hoşnut olmayacağız, egomuz biraz kıpırdanmaya başlayacak ki gocunan yaramızı fark edip bakabilelim, neye ihtiyacı olduğunu görebilelim. 🙂 Gerçi insanın kendini bulacağı varsa soğan doğrarken de bulur, seyahate de çok anlam yüklememek lazım.

Seyaehatlerinde güvenliği nasıl sağlıyorsun? Başına iş geldi mi, ya da olumsuz bir deneyim? Kız başına yola çıkmak zor mu? Ülkemizde bu algıyı yıkmak için neler yapmak gerekiyor sence?

Kız başına, kadın başına gibi şeyler benim için bir anlam ifade etmiyor. Bu algıyı yıkmak için bu algıya sahip olanlara hayatta uğraşacak gerçek bir amaç vermek, birkaç kitap hediye etmek gerekiyor sanırım. 🙂 Bugüne kadar seyahat ederken başıma çok korkutucu diyebileceğim bir şey gelmedi ama bir insan olarak diğer insanların düşüncesizliğinden, vahşiliğinden çok çekiniyorum tabii ki. Sadece seyahat ederken değil, bakkala giderken de korkuyorum. Bisiklet seyahatine çıkmadan önce bana hep “Ya yolda başına bir şey gelirse ne yapacaksın?” diye soruyorlardı. (Özellikle Hindistan’daki tecavüz vakalarına gönderme yaparak soruyorlardı bunu) Oysa ülkemizde kaç genç kadın kendi evinin sokağında, kendi apartmanının girişinde yaşamdan koparıldı… Yani böyle şeyler ne yazık ki sadece seyahatteyken olmuyor. İnsanların ne kadar kötü olabildiklerine biz de her gün şahit oluyoruz maalesef. Ben de kendi içimi rahat tutmak için bazı tedbirler alıyorum. Elbette bu tedbirler de başıma bir iş gelmeyeceğinin garantisini vermiyor ama en azından kendimce bir şeyler yapmış oluyorum.

Mesela bisikletle gezerken bir cebimde çakım, diğer cebimde biber gazımla geziyordum. Ucunda fener olan bir şok cihazım vardı, onu geceleri uyurken başucuma koyuyordum. Şimdi de her dışarı çıktığımda benzer şeylerle geziyorum. Bir de son zamanlarda savunma teknikleri öğrenmeye başladım. Bunun dışında devamlı uyanık kalmaya çalışıyorum. İnsanların davranışlarını, bakışlarını, sözlerini, çevremdeki sesleri hepsini dikkatle izliyorum. Ama bu benim özel olarak yaptığım bir şey değil tabii. Ne yazık ki bugün seyahat etsin etmesin birçok kadın evinden çıkıp işine giderken bile bunları yapmak zorunda kalıyor.

Bir gezgin olarak minimal bir şekilde yaşadığını düşünüyor musun? Minimal yaşam gerekli mi sence?

Bence hiçbir şey “gerekli” değil. Minimal yaşamaktan keyif alan biriyim, o yüzden mümkün olduğunca minimal yaşamaya çalışıyorum. Hem evimde, hem hayatımda, hem çantamda hem karavanımda oldukça az ve ihtiyacı görecek kadar eşya var. İhtiyacım olmayan, daha güzel bir yaşam ya da yaşam alanı yaratmama hizmet etmeyen hiçbir şey edinmiyorum. İhtiyaç kadar tüketmek ve ihtiyaç kadarına sahip olmak son derece hafif bir yaşam şekli sağlıyor. Fight Club’da çok güzel bir cümle geçer “Sahip oldukların zamanla sana sahip olur” diye. Bu tüketim kültürünü tek başına açıklayan bir cümle. Ben hiçbir eşyanın bana sahip olmasına gönüllü değilim.

Seyyahların gittikleri ülkede illa hostelde kalıp, ucuz yemekler yemesi mi gerekiyor sence? Lüks bir otelde kalıp pahalı restoranlarda yemek yiyenler seyyah olmuyor mu?

Yine aynı şeyi söylemiş gibi olacağım ama bence hiçbir şey şöyle ya da böyle olmak zorunda değil. Herkes canı nasıl isterse öyle gezmeli. Birinin tercih ettiği bir şeye kalkıp da o doğru değil, gerçek seyahat bu değil demek bana çok saçma geliyor. Yani o kişi öyle yapmak istemiş bundan kime ne ki? “Gerçek Seyyahlık Kanunu” diye bir kanun var da bizim mi haberimiz yok? İsteyen salaş bir hostelde kalır, sokak yemekleri yer; isteyen lüks otellerde kalır, havalı restoranlarda yemek yer. Kimin ne yaparak seyyah olacağına karar veren merci tam olarak kim zaten onu da bilmiyorum. Ayrıca gerçekten seyyah olmak zorunda mıyız bundan da emin değilim. Benim kafamı karıştırıyor böyle şeyler.

Çok sevdiğim bir kitapta “İnsan en az kendini tanır çünkü başkalarına bakmaktan kendine bakmayı akıl edemez.” diyor kitabın kahramanı. En güzeli herkesin kendi işine bakması sanırım. 🙂

Senin nasıl takip edebiliriz? Hangi sosyal mecraları kullanıyorsun?

Instagram, Twitter, Youtube ve Facebook kullanıyorum. Hepsinde kullanıcı adım @melkeontheroad. Bir de seyahatlerimi, deneyimlerimi, anılarımı, gittiğim yerleri paylaştığım www.melkeontheroad.com isminde bir blog sayfam var.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here