Gezgin Kız
Gezgin Kız
Hamide, namı-ı diğer Gezgin Kız, eşi Muroyla beraber çok güzel gezip dolaşıyorlar. Röportajımız için gerçekten samimi ve doğal cevap verdi. Kendisini sosyal medya sitelerinde mutlaka takip etmenizi öneriyoruz.

1.Öncelikle Merhaba. Instagram sayfanızda deneyimlerinizi paylaşıyorsunuz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Selamlar herkese, ismim Hamide, 32 yasindayim ve evliyim. Eskisehir’de dogup büyüdüm, üniversiteyi bitirince is icin Istanbul’a tasindim ve yedi yil boyunca orada yasadim. Son üc senedir ise Almanya’nin Münih sehrinde yasiyorum. Söylediginiz gibi yurtdisinda yasamakla ilgili deneyimlerimi ve seyahatlerimi paylastigim bir instagram hesabim var ama onun da ötesinde yaklasik on senedir düzenli yazdigim bir blogum da (www.gezginkiz.net) var. Deneyimledigim seyleri paylasmayi cok seviyorum, cünkü bazen bir seylerle mücadele ederken yalniz hissedebiliyoruz ve disarida bir yerlerde bizimle ayni seyleri yasayan ya da bize yol gösteren birilerinin oldugunu görmek iyi gelebiliyor. Bu yüzden elimden geldigince ben de yasadiklarimi paylasmaya calisiyorum.
Gezgin Kız ve Eşi
Gezgin Kız ve Eşi
2.Bir gezgin olarak Seyahat sizin için ne ifade ediyor? Neden seyahat edip paylaşıyorsunuz? Evde oturmak güzel değil mi?

Dürüst olmam gerekirse evde oturmak gercekten harika. Bazi zamanlar birakin seyahat etmeyi iki üc gün boyunca evden cikmadigim oluyor benim de. Zaten beni uzun zamandir takip eden kisiler de biliyor benim evcimen yapimi. Ancak öte yandan seyahat etmek basli basina bir deneyim. Isterseniz otobüse atlayip bir saat mesafede sehre gidin, isterseniz dünyanin öte ucundaki bir ülkeye; yolda olmanin, o sürede basimiza gelenlerin hayatimiza ve benligimize katkisinin ölcülemeyecek kadar büyük olduguna inaniyorum. Farkli kültürler, farkli insanlar, farkli sehirler görmek bakis acimizi ve hayatimizi cok büyük ölcüde etkiliyor bence.

3.Seyahatlerinizi Instagram sayfanızda tanıtıyorsunuz. Sizi takip etmek güzel. Yola çıkmadan önce nasıl bir planlama dahilinde yola çıkıyorsunuz? Yoksa gittiğiniz yere göre akışına bırakmayı sevenlerden misiniz?

Benim göbek adim plan diyebilirim. Birakin seyahati, basit bir alisverise bile plansiz cikmam. Mesela ugrayacagim üc farkli magaza alacagim bes farkli ürün varsa bu alisveris gezisini bile fayda/maliyet acisindan kafamda planlamis olarak yola cikarim. Hal böyle olunca da seyahat gibi büyük ve degiskeni cok fazla olan bir olaya plansiz cikmam imkansiza yakin. Ucak biletleri, oteller, gezilecek yerler, toplu tasima sekli, müze ücretleri, instagram fotograf noktalari gibi en ufak detaya kadar her seyi önceden arastiririm. Hatta bazi seyahatlerimiz icin excelde saat saat hareket plani yapmisligim da var. Bugüne kadar bir zararini görmedim ama öte yandan etrafinizda benim gibi bu tarz konulari yüklenen biri olunca digerlerinin tembellesip her seyi sizden beklemesi de kacinilmaz oluyor. Her planli seyahatimden sonra “Bir sonraki seyahatimi planlamadan yapacagim, spontane gezecegim” diye kendi kendime söz veriyorum ama maalesef can cikar huy cikmaz misali asla beceremiyorum.
Gezgin Kız Meksika
Gezgin Kız Meksika

 

4.Seyahat ekonominizi nasıl karşılıyorsunuz? Her yerde kalırım diyenlerden misiniz yoksa mutlaka yatak olmalı diyenlerden mi?

Is seyahatleri haricindeki tüm seyahatlerimizi calisarak kazandigimiz para ile karsiliyoruz esimle birlikte. O yüzden genis bir bütcemiz olmuyor cogu zaman. Zaten ucak biletleri her seyahatte en büyük gider kalemi oluyor, bu yüzden de diger kalemlerden olabildigince kismaya calisiyoruz biz de. Her yerde kalirim diyen biri degilim maalesef, hijyene cok önem verdigim icin mesela kaldigimiz odanin kendine ait bir tuvaleti-banyosu olmali mutlaka. Ayrica pahali bir ülkeye seyahat ediyorsak ya kahvalti dahil bir otel bulmaya calisiyoruz ya da mutfagi olan bir dairede kaliyoruz ki kahvalti ya da aksam yemegi gibi ögünleri marketten aldigimiz gidalarla kendimiz hazirlayabilelim, disarida kahvalti ya da yemek icin astronomik rakamlar ödemeyelim.

5.Seyahatleriniz sırasında önceliğiniz var mıdır? Örneğin iki ülke arasında kararsız kalırsanız seçim gücünüzü ne belirliyorsunuz?

Tabii ki gidecegimiz ülkenin güvenli olup olmadigi bir numarali kriter. Deneyim kazanacagim/macera yasayacagim diye yaralanmak, soyulmak, hastalik kapmak ya da canimizdan olmak istemiyoruz. Ben isim geregi güvenlik konusuyla fazla iciceyim, o yüzden bir ülkede ya da bir bölgede bir gerginlik varsa basitce oraya gitmemeyi seciyoruz. Ikinci kriterimiz ise Türk vatandaslarindan vize isteyip istemedigi. Malumunuz vize süreci cok uzun ve masrafli olabiliyor. Bu yüzden vize istemeyen ya da online vize, kapida vize gibi uygulamalari olan ülkeleri tercih ediyoruz.

6.Özellikle sevdiğiniz/sevmediğiniz bir ülke ya da şehir var mı?

Defalarca gitsem de sikilmayacagim ülke Italya. Her sehri ayri güzel, mutfagi sahane, insanlari rahat ve sevecen. Öte yandan sevmedigim demiyim ama beklentilerimi karsilamayan beni hayal kirikligina ugratan sehir ise Tunus’un baskenti Tunus sehri. Belki ülkenin cok daha güzel sehirleri vardir ama baskent Tunus, cok cok siradan bir sehirdi. Gitmeyi düsünen varsa iki kez düsünsün derim.

7.Seyahatleriniz sırasında enerjinizi düşüren olaylar oluyor mu?

Tabii ki oluyor. Ucagin gec kalkmasi, kalacagimiz otelin fotograflarda görüldügü gibi cikmamasi, aniden gelisen hastaliklar gibi seyler tadimizi kacirabiliyor. Bazen en yakininiz bile olsa seyahat partnerinizle anlasamadiginiz noktalar olabiliyor, uykusuzluk ve yorgunluk bas gösterip tahammül sinirinizi düsürüyor derken kendinizi “ne isim var benim bu lanet yerde?” diye sizlanirken bulabiliyorsunuz. Ama önemli olan anin tadini cikarabilmek sanirim. Biz de basimiza ne gelirse gelsin “napalim idare edecegiz, saglik olsun” deyip devam etmeye calisiyoruz.

8.Seyahatlerinizi takipçilerinizle paylaştıktan sonra sosyal medyada olumlu/olumsuz eleştiriler alıyor musunuz? Olumlu eleştiriler sizi teşvik ediyor mu? Ya da tersi olarak olumsuz eleştiri aldığınızda nasıl bir karşılık veriyorsunuz?

Seyahatlerimle ilgili paylasimlarima insanlar genellikle güzel tepkiler veriyor. Ancak burada benim durusumun da cok büyük önemi var bence. Zira ben gidip gördügüm yerlerle ilgili takipcilerime yararli olabilecek ya da ilgililerini cekebilecek bilgileri paylasmaya gayret ediyorum. Nüfusu, dili, para birimi, pahalilik seviyesi, bir yerden bir yere ulasim sekli gibi bircok insanin bilmek isteyecegi bilgileri fotograflarimla ve kendi anlatim tarzimla harmanlayip paylasiyorum. Böyle olunca da takipcilerim güzel yorumlar yapiyor, tesekkür ediyorlar ya da yanlis bir paylasim yaptiysam beni düzeltiyorlar. Kirkta yilda bir “ne para var sende de, amma da gezdin” gibi bir iki mesaj aliyorum ki bence bu bütün seyahat edenlerin basina geliyordur, cok da ciddiye almiyorum onlari. Cünkü benim cok büyük sayilarda takipcim yok ama beni uzun zamandir takip eden kemiklesmis bir kitlem var. Onlar da hayatimin sadece seyahat kismini degil, diger yönlerini ve yasadigim zorluklari da bildikleri icin kötü yorumlarda bulunmuyorlar.

9.Pasaport ve vize ücretlerinin seyahat etmenin önünde engel teşkil ettiğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle düsünüyorum. Özellikle artan kur yüzünden vize ücretleri astronomik rakamlara yükseldi, hal böyle olunca da insanlar vizesiz rotalara yönelmeye basladi. Özellikle schengen vizesinde vizenin ne kadar süreyle cikacaginin tamamen sans isi oldugu icin insanlar artik Avrupa’yi planlarindan cikarmaya basladi. Ben su an Avrupa’da oturdugum ve calistigim icin vize sorunu yasamiyorum cok sükür, ancak ailem ya da arkadaslarim beni ziyarete gelemiyor. Ben ne kadar istesem de ülkemizin bulundugu kosullarda kendi ailem de dail olmak üzere bircok insan yurtdisina seyahat etme konusunu rafa kaldirmis durumda.

10.Seyahatlerinin nihai hedefi nedir? Şu kadar ülkeyi mutlaka gezmeliyim gibi bir hedefin var mı?

En basinda da söyledigim gibi seyahat etmekteki amacim deneyim yasamak. Oturarak, okuyarak, konusarak ya da izleyerek elde edemeyecegim bircok deneyimi seyahat ederek bizzat yasayabiliyorum. Ben hep söylerim; bu dünyaya bir kez geliyoruz ve sinirli bir süremiz var. Isin kötüsü ise maalesef ne kadar süremiz kaldigina dair bir geri sayacimiz yok. O yüzden bize verilen süreyi olabildigince iyi kullanmamiz gerekiyor. Herkesin farkli yöntemi olabilir, kimisi yazarak, kimisi ögrenerek, kimisi ögreterek hayatina anlam katmaya calisir. Benim yöntemim de seyahat etmek, edindigim tecrübeleri olabildigince fazla sayida insanla paylasabilmek.

11.Sence seyahat nasıl olmalı? Bir arkadaşla mı, eşle mi, ya da solo mu? Sizin özel bir tercihiniz var mı?

Hepsini deneyimlemis biri olarak söyleyebilirim ki; her birinin ayri güzelligi var. Ben seyahatlerimin yüzde seksenini esimle yapiyorum, sansliyim ki esim de benim gibi seyahat etmeyi cok seviyor. Beraber plan yapmak, yola cikmak, yolda olmak cok keyifli. Arkadaslarimla yapip inanilmaz anilar biriktirerek döndügüm seyahatler var ve onlarin yeri bende apayri. Az da olsa yalniz seyahat ettigim de oluyor. Yalniz seyahat etmenin en güzel yani tamamen kendinle basbasa kalabilmen. Dünyanin bir kösesinde, herkesten uzak, tek basina olmanin verdigi haz bambaska. Ama tabii daha önce söyledigim gibi önce güvenlik. Yalniz cikilan yolculuklarda ekstra dikkatli olmak gerekiyor mutlaka.

12.Bizlere başınızdan geçen ve sizde etki bırakan bir seyahat hatıranızı anlatır mısınız?  

2016 yilinda esimle birlikte Italya’da yaz tatili yapmistik, dönmemizden bir gün önceki gece valizlerimizi hazirlarken twitterda tanklarin bogaz köprüsüne ciktigi haberlerini gördük. Neler oluyor deyip bilgisayardan haberleri actigimizda ülkede darbe girisimi oldugunu ögrendik. O gece uyumadan haberleri izledik, sabah Cenova havaalanina gittik ama tabii ki ucagimiz iptal olmustu. Bizimle birlikte bir ucak insanla iki tane THY görevlisi ilgileniyordu, tam bir kaos ortamiydi yani. Neyse THY bize iki gün sonrasi icin bilet verdi, yolculara kalacak yer ayarladi. Biz de isyerlerimizle görüsüp durumu bildirdik. Sonra da dedik ki “madem iki gün daha buradayiz, bari yakindaki bir sehri görelim” Kalktik, trenle günübirlik Milano’ya gittik, güzelce gezdik. Aksam trende dönerken esim “pasaportum nerede?” diye sordu, benim yanimda olmadigini ama otelde komodinin üstünde gördügümü hatirladigimi söyledim. Otele döndügümüzde maalesef pasaport yoktu, büyük ihtimalle oteldeki temizlikciler calmisti. Önce otel yetkilileriyle, sonra polislerle gecen uzun bir gecenin ardindan pasaportun üzerine bir bardak su icmek durumunda kaldik. Isin kötüsü esimin Almanya icin calisma izni de pasaportuyla birlikte calindigi icin Türkiye’ye dönsek bile Almanya’ya isine geri dönemeyecekti. Darbe girisimiden iki gün sonra pasaportsuz ülkeye giris yapmaya calistigimiz icin polisler esimi baya sorguladilar. Almanya’daki isyerine durumu aciklamak ayrica sikintiliydi. Sonrasinda yeniden pasaport ve calisma izni cikartmak normalden cok daha uzun sürdü derken darbe girisimi ve kücük Milano gezisi bize baya bir pahaliya patlamis oldu.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here