Merhaba,
40 yaşın üzerine çıkalı birkaç yıl oldu. Genç emekliler kervanını kıyısından yakaladım diyebilirim. Emekli oldum, kendi işimi kurdum ve halen mali danışmanlık konularında danışmanlık yapmaya devam ediyorum. Mesleğimle ilgili tam saymamış olsam da 20 ye yakın sertifikam var. Bunlardan üçü alması pek de kolay olmayanlardan. Okumaya ve öğrenmeye doyamayan kişiliğim beni yüksek lisansa kadar götürdü. Şu an bir yandan yüksek lisans, bir yandan mesleki eğitimler, bir yandan seyahatlerime sponsor olan işim ile doktoraya kadar devam etmeyi planlıyorum.
Dünyanın en eski ve halen kullanılan dillere merakım hep vardı. İngilizceyi zaten okul ve iş hayatımda öğrenmiş ve kullanabiliyordum. Ancak oldum olası Mısır tarihi ve hiyeroglifleri hep araştırmalarıma konu olmuştu. Buna zamanla Arapça ve İspanyolca da eklendi.
Şimdi düşünüyorum da, gezgin ruhum çok önceleri de varmış, ancak ben çok sevdiğim bir yakınımı kaybedene kadar durumun farkında değilmişim. Onu kaybetmem hayatın çok kısa olduğu ve dünyanın birçok yerini görmem gerektiği inancını oluşturdu bende. Karar verdim ve hiyerogliflerin başkentine ilk yolculuğum için araştırmalar yapmaya başladım.
İlk hayalim olan Mısır seyahati için, önce orada nereleri görebilir, neler yapabiliri araştırırken Mısır’ın Sharm El Shake denilen yerleşim yerinin dünyanın en ünlü su altı dalış mekanı olduğunu öğrendim. Dalış yapabilmem için sertifika almam gerektiğinden Mısır seyahatimi dalış eğitimi bitinceye kadar erteledim. Padi, Open Water sertifikamı aldığım gibi Malezya – Filipinler sınırındaki Sipadan adasında buldum kendimi. 16 saat non-stop uçuş, sonra iki uçak daha, bir otobüs ve bir hızlı ferry ile Sipadan adasına ulaşmıştım bile, sonra Kapalai ve Mabul . Sipadan adasında dünyanın en ünlü reeflerinden biri var ve 2000 feet derinliğine kadar iniyordu ve Sipadan adası konaklamaya kapatılacaktı. O nedenle son konaklama yapanlardan olma şansını kaçırmak istemedim. İlk su altı filmimiz de burada çekildi. Su altı dalışı özendiren harika bir kısa film oldu.
İyi ki yapmışım dediğim seyahatlerimden bir diğeri Ekvator yolculuğum. Darwin le tanışma ve Galapagos adaları. Santa Cruz, Isabel ve Mabul. Sönmüş volkanlar, lav tümelleri, boyum kadar kara kaplumbağaları ve foklarla yüzmek. Mavi ayaklı sümsük kuşları. Okyanusun ortasında bozulan feribotta mahsur kalmak. Mabul da uçaktan yürüyerek inmek, her ada ziyaretinde tekrar ve tekrar gümrükten geçmek. Ama unutulmayacak bir gezi.
Her seyahatimde iyi kötü anılarım oldu tabii, örneğin Malezya da ekmek yok, zeytin peynir yok, sürekli açlık hissettik. Kızıldeniz mavi tur da dolphin house da akşama kadar suda yunusları bekledik ama bir tane bile göremedik. İspanya da internet hattı için sırada beklerken arkadaşımla sohbet ettiğim için rahatsız olan müşteri temsilcisi bizi dışarı attırmaya çalıştıysa da, görevli bizden özür dileyerek başka bir temsilciye yönlendirdi. Böylece İspanyolların ne kadar sinirli insanlar olduğunu öğrendim. Ekvator çizgisinin sağ ve solunda suyun saatin ters yönünde hareket ettiğini, Peru da hala balta girmemiş ormanlar olduğunu ve hala kafatası avcıları olduğunu, Brezilya ormanlarının ne kadar tehlikeli olduğunu, Ekvator da asla yalnız dolaşılmaması gerektiğini öğrendim. İlk dolar işaretinin Al-Hamra da olduğunu, Dali nin gerçek bir dahi deli olduğunu, ayakları olan balıklar olduğunu gördüm.
Malezya seyahatimi, Kızıldeniz Mavi-Tur izledi ve sonrası toplamda 23 ülkeye seyahat etmişim. Gördüklerimi, öğrendiklerimi ve yaşadıklarımı @gezginbaci Hayal Tuna adıyla 2019 yazında açtığım intstagram adresimde paylaşmaya başladım. Amacım reklam alıp para kazanmak değil, beni takip eden insanlara deneyimlerimi paylaşmak ve ben de buradaydım demek!
İlk insanlar mağaralara resim yapmış ya, ben de günümüz mağarası olarak gördüğüm sosyal medyaya iz bırakmaya mı çalışıyorum bilmiyorum. Ama seyahatler beni bambaşka dünyalarla tanıştırıyor, onu biliyorum. Bu seyahatler aynı zamanda bir çok yeni arkadaşlıklar kurmamı da sağladı.
İnterneti oyun oynamak, film izleme ve şarkı dinlemekten çok yeni bir şeyler öğrenilebilecek engin bir deniz olarak görüyorum. İnternetten edindiğim bilgilerle seyahatlerimi birleştirerek gittiğim yerlerin ruhunu, havasını iyice benimsiyorum ve benimsetmeye çalışıyorum.
Hiyerogliflere hala dokunamamış olsam da, Mısır ve piramitler yapılacak işler listemde duruyor…
