Sevil Mert
Sevil Mert

Sevil Mert ile tanışmamız uzun zaman önceye dayanır. Kendisi seyyah ifadesinin tam olarak karşılığını veren bir Kadın Gezgin. Türkiye’de yerleşik gelenek sisteminin Kadınlar üzerindeki etkisi düşünüldüğünde Sevil Mert’in Gezgin olarak yollara revan olması, bilinen Kadın gerçekliğinin dışında hareket etmesi gerçek anlamda alkışlanacak bir hareket. Çok anlatılacak bir durum yok aslında, seyahatle ilgili hemen herkesin bildiği bir isim.

Peki kendisini biraz daha tanımak ve seyahat üzerine fikirlerini öğrenmek ister misiniz?

Tam olarak doğru sayfadasınız. Keyifli okumalar.

Sevil Mert’i takip etmek isterseniz, sosyal medya hesaplarımı takibe alabilirsiniz:

Sevil Mert Seyahat Virüsü
Sevil Mert Seyahat Virüsü

Merhaba Sevil. “Çok Okuyan Çok Gezen” isimli seyahat sitenle birlikte uzun yıllardan bu yana Seyahat yazarlığı yapmaktasın. Hatta bize göre Türkiye’de seyahat yazarlığına ön ayak olan başlangıç isimlerinden birisin. Elbette senden öncede çok değerli gezginlerimiz vardı ancak senin yazma anlamında önemli isimlerden biri olduğunu düşünüyoruz. Bize anlatır mısın Seyahat virüsünü nereden kaptın, nasıl başladın gezmeye ve gezilerini neden yazıyorsun?

Oldum olası meraklı bir çocuk, yeni yerler, antik kentler, müzeler görmeyi seven biri oldum. Çocukluğumda ailemle yaz tatillerinde Ege, Akdeniz, İç Anadolu pek çok yeri gezdik. Şimdi meşhur olan Salda Gölünde tatillerimizi geçirirdik. Üniversiteyi bitirdikten sonra ise ilk yurt dışı seyahatimi yaptım ve dışarıda bambaşka bir dünya olduğunu gördüm. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Her tatilde her fırsatta seyahat planları yapmaya başladım. Seyahat virüsü o sıralar kanıma girdi. Önce Avrupa, sonra uzaklar derken bir baktım sürekli seyahat planı yapıyorum.

Ben seyahat ettikçe çevrem, arkadaşlarım bir yerlere giderken benden fikir istemeye başladı. Kimi zaman buluşuyor uzun uzun oraları anlatıyordum, kimi zaman da uzun e-postalar yazıyordum. Baktım bunun sonu yok, bir blog açayım da bildiklerime herkes kolayca ulaşabilsin dedim. Bir de hafızam çok kötü olduğu için gittiğim yerlerle ilgili not tutmak zorunda kalıyordum. Zaten elimde olan notları blogda yazmaya başladım. Böylece Çok Okuyan Çok Gezen doğdu.

Sevil Mert Peru
Sevil Mert Peru

Önceden bir beyaz yakalıydın ancak sonra “İşinden istifa edip gezi bloggeri olarak devam ettin/ediyorsun” Sence beyaz yakalı olmak seyahatin önünde engel midir? Şuan ki durumunla geçmişi kıyaslayabilir misin?

Beyaz yakalı olmak seyahatin önünde engel değil. 50’den fazla ülke yüzlerce şehre beyaz yakalı çalışırken gittim. Ancak seyahat etmek bir noktadan sonra benim yaşam biçimim oldu. Zamanla kurumsal hayat benim için anlamsız hale geldi. Mutlu olduğum şeyi hayatımın merkezine yerleştirmeye karar verdim ve işi bıraktım. Şu an çok daha özgür, çok daha mutluyum. Beyaz yakalı iken yapamadığım uzun süreli seyahat planlarını artık yapabiliyorum, kafamı esince yola çıkabiliyorum.

Sevil Mert Ürdün
Sevil Mert Ürdün

Sitende gezdiğin yerleri ayrıntılı bir şekilde ele alıyorsun. Hatta harcadığın her kuruşu takipçilerine bilgilendirme mahiyetinde açıklıyorsun. Seyahatlerinde her zaman titiz bir planlama yapar mısın yoksa gittiğin yere göre akışına bırakmayı sevenlerden misin?

Eğer kısa süreli bir seyahate çıkıyorsam zamanımı en iyi şekilde değerlendirebilmek için plan yaparım. Kısıtlı süreyi en verimli kullanmak, gitmişken olabildiğince çok yer görmek için plan yapmak iyidir. Eğer zaman sorunum yoksa akışına bırakıp tadını çıkarırım. Eşim hala beyaz yakalı çalıştığı için onla çıktığımız seyahatler çok daha planlı oluyor. Tek başıma biraz daha kafama göre hareket edebiliyorum.

Seyahatlerin sırasında önceliğin var mıdır? Örneğin iki ülke arasında kararsız kalsan seçim gücünü ne belirliyor?

Çok merak ettiğim ülkeler var. Önceliğim onlar oluyor. Eğer ikisi de çok merak ettiğim ülke ise maliyetine bakar, hangisi daha uyguna geliyorsa ona giderim. Mesela bu yıl Japonya ve Meksika arasında kaldık, Meksika’ya çok ucuz uçak bileti bulunca Meksika’ya gittik, Japonya başka bahara kaldı.

Vizesi olan olmayan, gezmek için uzun zaman gerektiren gerektirmeyen gibi şeylere de bakıyorum.

Sevil Mert Site
Sevil Mert Site

Özellikle sevdiğin/sevmediğin bir ülke ya da şehir var mı?

Çok sevdiğim ve bende iz bırakan ülkeler var; Güney Afrika, Moğolistan ve İzlanda. Sevmediğim ülke sanırım yok. Bir daha gitmem diyeceğim ülke de yok, insan her gittiğinde farklı bir şeyler buluyor. Hangi yaşta gittiğin kiminle gittiğin orada yaşadığın deneyimi çok değiştiriyor.

Sosyal medya ya da sitende paylaştığın yazılarda kullanıcılardan dönüş olarak eleştiri türünde yorumlar alıyor musun hiç? Tepkin nasıl oluyor? Olumsuz bir yorumlar karşılaştığında nasıl bir tepki veriyorsun? Örneğin bir ara takipçin seni koca parası yemek gibi asılsız bir iftira ile karşı karşıya bırakmıştı. Buna benzer durumlarda nasıl karşılık veriyorsun? Ayrıca bu tip yorumlar seyahat etme heyecanını öldürüyor mu?

Eğer gelen eleştiri yapıcı ise mutlaka dikkate alıyorum ve kendimde düzeltebileceğim bir şey ise düzeltmeye / iyileştirmeye çalışıyorum.

Ama gerçekten düşmanca yorumlar, haraketler geliyor bazen. Eskiden çok sinirlenir, üzülürdüm. Şimdi gülüp geçiyorum. Daha fazla insana ulaştıkça bu tarz kötü/anlamsız yorum da malesef artıyor, artık hemen blokluyorum bu insanları ve enerjimi sömürmelerine izin vermiyorum. Arkadaşlarımla paylaşıp gülüp eğleniyorum. Ama sürekli devam edenler oldu, birkaçı mahkemeye vereceğimi söyleyene kadar devam etti. Mahkeme lafı gündeme girince taciz etmeyi bıraktılar.

Böyle durumlar heyecanımı köreltmek bir yana beni kamçılıyor, birkaç densizin yorumları beni durduramaz.

Sevil Mert Çok Okuyan Çok Gezen
Sevil Mert Çok Okuyan Çok Gezen

Pasaport ve Vize ücretlerinin seyahat etmenin önünde engel teşkil ettiğini düşünüyor musun?

Pasaport, vize ücretleri, döviz kuru tabii ki seyahat ederken artık bizi çok zorluyor. Bir dönem şengen vizesine para vermemek için Avrupa’ya uzun süre gitmemiştim. Hala da istenen astronomik vize ücretlerine sinir oluyorum. Vize istemeyen ülkelere seyahatlerimde öncelik veriyorum. Seyahat etmenin önüne bu kadar maddi engel konmamalı, aksine kolaylaşmalı ki insanların ufku açılsın.

Seyahatlerinin nihai hedefi nedir? Şu kadar ülkeyi mutlaka gezmeliyim gibi bir hedefin var mı?

Seyahat etmek benim kendimi bulma yolum. Hatta ben hayatın tamamını bir yolculuk olarak görüyorum. Her yolculukta kendimle ilgili yeni bir şeyler öğrenip sınırlarımı öğreniyorum. Bu önüne hedef koyabileceğin bir durum değil.

Sadece 5 şehir gezersin ama günlerce aylarca gezersin, birinin 3 günde gezmesi ile senin aylarca gezmen kıyaslanabilir mi? Mümkün değil! Aynı yerlere tekrar tekrar gitmek, gittiğin yerde uzun zaman geçirmek orayı çok daha iyi tanımanı insanlarıyla diyalog kurmanı, yaşamını anlamanı sağlar. Bu nedenle skor peşinde koşmaya inanmıyorum. Benim için önemli olan keyif almak, yeni bir şeyler keşfetmek.

Seyahatlerini eşinle birlikte yapmak mı daha kolay yoksa solo veya yakın bir arkadaşını mı tercih edersin. Eş ile seyahati öneriyor musun.?

Sevdiğin insanla sevdiğin bir şeyi yapmanın tadı paha biçilemez. Birlikte hayal kurmak ve o hayalleri gerçekleştirmek ilişkiyi güçlendiriyor.

Ancak keşfetmek için yolculuğa çıkıyorsan bence en güzel keşif tek başına çıktığın, hem gittiğin yeri hem kendini keşfetmek için en güzel yol tek başına gitmek. Bu nedenle hem eşimle hem de tek seyahat etmeye devam ediyorum. İkisinden farklı tatlar alıyorum.

Beyaz yakalı iken seyahat masraflarının nereden giderildiği belli idi. Şimdilerde ise işinden istifa ettin ve artık kendi işini yapıyorsun. Seyahat masraflarını karşılarken çok zorluyor mu bu durum seni?

Neredeyse 20 yıl kurumsal hayatta iyi pozisyonlarda çalıştım. Biraz yatırımım var. Onun dışında blogun reklam gelirleri ve seyahat yazılarından para kazanıyorum. Ayrıca seyahatlerimin bazı masraflarını sponsorlardan karşılıyorum. Kurumsal hayatta kazandığım gibi bir para kazanmıyorum elbette ama mutluluk ve huzur parayla ölçülemez, azıcık aşım kaygısız başım diyorum.

Sevil Mert Moğolistan
Sevil Mert Moğolistan

Son olarak bizlere başından geçen ve sende etki bırakan bir Seyehat hatıranı anlatır mısın? Çok sevdiğin ya da çok korktuğun bir anını bizler için paylaşır mısın?

Seyahatlerim boyunca en korktuğum an Güney Afrika’da 216 metreden bungee jumping yaptığım andı. Yükseklik korkumu yenmek için kendimi boşluğa bıraktım ve ayağıma bağladıkları ipi hissedene kadar olan birkaç saniye içinde aklımdan geçen şuydu, “Sevil, dünyanın bir ucuna geldin, burada ölüp gideceksin”. Ama yine yapar mısın dersen cevabım kesinlikle evet 🙂

Bir de Karadeniz’de Santa Harabelerinden Trabzon’a dönüş yolu için köylüler bize yanlış yol tarif edince zifiri karanlık, ıssız, bir yanı uçurum, çamur içinde, delik deşik bir dağ yoluna girdik. Üstelik bir noktadan sonra telefon da çekmemeye başladı. Arabayı ben kullanıyordum, 40 kilometre yolu 4 saatte filan aldık. Arabadan indiğimde dizlerim tutmuyordu.

Benzer bir yol hikayem de Moğolistan’da var. Yolun olmadığı kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde saatlerce yol alıp istediğimiz yere ulaşamıyorduk. Gece 02:00 gibi karşımızdan bir motosikletli gelip bize yol göstermese muhtemelen oradan çıkamazdık.

Yolda kalın!

3 YORUMLAR

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here