Günümüz gençleri arasında popülerleşen Backpacker anlayışı, her ne kadar giderek yaygınlaşsa da, Berlin Syndrome filmi ile gerçekçi eleştirilere maruz kalıyor.
Yönetmenliğini Cate Shortland’un yaptığı ve baş rollerinde Teresa Palmer (Clare) , Max Riemelt(Andi), Emma Bading (Franka Hummels) , Charly Thorn (Young Woman), Matthias Habich rol aldığı film, Avustralyalı bir kızın seyahat amaçlı geldiği Berlin’de, Andi ile tanışması ve sonrasında Andi’nin evinde kilitli kalmasının ardından yaşananları anlatıyor.
Film genel olarak Clare’nin başından geçenleri anlatsa da, aslında gezgin kızların genel olarak başına gelebilecek olayları eleştirel bir şekilde izleyiciye aktarmaya çalışıyor.
Bildiğiniz gibi yalnız seyahat eden kadınların belirli kurallara uyması gerekir. Nerede olduğunuzu ve ne zaman döneceğinizi bilmeden bir yere asla gitmemeli, garip ve güvenilmez erkeklerin içkilerini kabul etmemeleri ya da negatif enerji aldığı bir erkeğin evinde yalnız kalmamaları gibi pek çok hayati konu var. Helede günümüzde bunca cinayet, tecavüz ve cinsiyetçi ayrımın olduğu bir dünyada yalnız seyahat eden kadınların daha fazla dikkatli olması gerekiyor.
Genç backpacker Clare (Lights Out’un Teresa Palmer’ı) Berlin’de kalış süresince başına gelen en kötü durum senaryosu aslında pek çok gezgininde başına gelebilir. Özellikle 2016 yaz ayında bir Avustralyalı adam tarafından öldürülen gezginleri ele aldığımızda bu durum hiçte yabancı değil.
Şuan da ülkemizde halen aktif olarak gezen ya da gezmeyi düşünen Gezgin kadınlar için, kötü bir örnek film gibi görünse de uyarıların dikkate alınması gerekir diye düşünüyoruz.
